Yaygın fuhuş mevzusu chp odaklı iken pozisyon değiştirdi ve üniversite odaklı tartışılıyor.
İhtilaf nerede ?
– Hayır fuhuş filan yok diyen mi var ?
– Var ama üniversitelerde değil diyen mi var ?
– Evet var üstelik her yerde yaygın mı diyorlar ?
– Var ama genelleştirmemek lazım, namuslu insanlar töhmet altında kalıyor şeklinde mi itirazlar ?
– Hiçbir şey yok lan hepiniz işinize gücünüze bakın mı diyorlar yoksa ?
– Bu mevzunun zamanlaması yanlış, asıl gündem başkaydı diyenler de var elbette
Neyse, ben tartışalım diye paylaşmıyorum, sizler de bu niyetle yorum yapmasanız memnun olurum.
Sadece hatırıma gelen bir hususu paylaşmak istedim.
Şöyle:
1972 yılında ben orta 3’te idim. Ankara / Keçiören Kalaba Ortaokulu’nda
tuvalette cenin bulunmuştu…
ortaokulda beyler ortaokulda
ve 1972 yılında…
Tam 48 yıl evvel…
1973 veya 1974’te, iğfal edilmiş bir bayan öğrencinin rahmini sınıfta kontrol etmişti erkek öğretmenimiz…
Abidinpaşa Lisesi’nde o dönem okuyanlar hatırlar belki…
Aynı dönem, takıldığım bir bakkal dükkanına sürekli gelen uzun yol şoförü müşteriden esrar temin ederdik. Ve herkes gayet rahatlıkla bulurdu bu gibi maddeleri.
Lisede bazı hanım öğretmenlerimiz öğrencileri ideolojik gruplarına çekmek için evlerine filan davet eder, içkili eğlenceler düzenlerlerdi.
Uyuşturucu demişken, içici bir arkadaşım bir gün dedi ki, abi gel sana …….’nin karşısında satış yapan torbacıyı göstereyim…. Her yerde var bu torbacılar… Hastanelerin, okulların çevresindeki pastane gibi yerlerin önüne serpiştirilmişler.
Uzatmayayım
Bugünkü sosyal medya imkanları ve özgürlük zemininin hudutsuzluğunu ve insanın bu yönüne davet edip kamçılayan her türlü şartı da da ilave edersek bugün hangi noktaya geldiğini rahatlıkla hesap edebiliriz.
***
FITRATLARI BASKILAMA TEHLİKESİNE DİKKAT
Gündemdeki fuhuş konusu, bu milletin namusunu alakadar eden bir mes’eledir, gözardı da edilmez istismar da edilmemelidir…
Oraya buraya çakmak için bu mevzuyu kullanmak da ayrı bir düşüklüktür.
Bu yara bir gerçektir, kabullenmek ve tamir yollarını teklif etmek lazım elbette.
Ayrıca, şiddetle hissedilen bir manevi baskı havası var.
Bir arıza menfi bir maksad için gündeme getirilmiş olabilir.
Aklıselim insana düşen ise o arızayı inkâr değil, tartışmanın yönünü müsbete çevirmektir.
SUSUN LAN, KONUŞAN HAİNDİR baskılaması insanları münafıklığa itmez mi?
İnsan bir şey yazarken korkuyor be…
“AJAN MISIN ?”, veya “SEN HAİNSİN” gibi bir levhayı derhal alnına çakıyorlar insanın.
Halbuki herkes siyasi değil, her insanın politik veya maddi beklentisi yok bu meydanda…
Haksızlık veya yanlış olarak değerlendirdiği bir meseleye avamdan basit bir mü’min olarak tepki veremez mi insan ?
Bu tepki belki düşmanın da arzusudur.
Olabilir.
Düşman bizleri germek veya buradan yaktığı bir ateşi büyütüp ortalığı yangın yerine çevirmek istiyor olabilir.
Evet, düşmandan kasdettiğim kişi veya oluşumlar cin gibi.
Biz ise safiyane çalakulaç dalarız meydana.
Hakikaten bir pusu söz konusu ise ne olacak ?
Öyleyse …
Herkes sussun mu ?
Yoksa …
Herkes konuşsun mu ?
Ya da …
Sadece ehl-i ilim mi, ehl-i ihtisas mı konuşup yazmalı ?
Peki, herkes susmalıysa, haksızlığa karşı duruş sergilemek, dikilmek gibi meziyetlerimizi kaybetmez miyiz ?
Yorumlar:
Yusuf Kosova : Sözün doğru lakin o zamanlar 💯/3 tü bugün tavan yaptı..susalımmı
Salim Ethem Mican : Genellemesi yanlış. Devlet yurtları ciddi disiplin altında ama ya dışarısı? Birinin Üniversitelerimizdeki “Ahlaki Çöküntüyü” en üst perdeden dillendirmesi gerekiyordu. Aynı cümleyi 2013 yılında sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kurdu. “İstanbul Sözleşmesine” hamilik yapanların bu feryadı AHLAKSIZLIKMIŞ gibi ALGI operasyonu yapmasını reddediyorum.
Kenan Kılıçaslan :
Sedat Ergenç : Ağzına sağlık fikrine sağlık kalemine sağlık. ortada bir yanlış varsa ki var kimse susmamalı konuşmalı, ama konuşurken senin üslubunla yani çare arayan bir bakış açısıyla konuşmalı, salt eleştiren yeren küçülten bitiren yıkan değil, gerçekçi ve çare arayaran bir bakış açısıyla….
İlk yorum yapan siz olun