Bir ülkenin teslim alınışında, o ülke halkının boyun eğdirilip bütün inanç kodlarının değiştirilmesinde siyaset, yasalar, eğitim, ordu ve sanat dünyası gibi birçok kolda faaliyet gösterilir.
Bu faaliyetler o ülkelerin hususi şartlarına göre vaziyet alır.
İslamiyet’e sıcak bakmayan bir ülkede doğrudan İslam karşıtı bir düzen teklifi yapılabilir ve önemli bir mukavemet ile de karşılaşılmaz.
Ama özellikle Türkiye gibi kilit bir ülkede, İslamiyet’in bayraktarlığını yapması ile şöhret bulan bir milletin yurdunda, İslam’ın terki ve yerine beşeri bir düzenin ikamesi kolay değildir ve bu yüzdendir ki bu memlekette Kur’an’ın en şiddetli hasımları bile çoğu zaman topluma dindar görünmek zorunda kalırlar.
Yani bu ülkede bu işler münafıkça olur harbi olmaz.
Harbi kâfir ile hukuk bellidir ama münafık meselesi çok baş ağrıtır.
Düşmanı da sezemezsiniz üstelik.
Sanat dünyasında beğenerek, zevkle izlediğiniz bir sanatçıdır belki, san’atını icrasına hayranlığınız onun toplumun damarlarına bıraktığı engerek zehrini görmenize engeldir.
Göremez ve üstelik onu savunma hattında bulursunuz kendinizi kimi zaman.
Bu sebeple, net görüntü almanın ilk adımı, imanın ne derece muazzam manalar ihtiva ettiğinden, küfrün ise ne dehşetli bir fiil olduğundan bahseden derslerde diz kırmaktır.
İlk yorum yapan siz olun