Ülkücü Hareketin refleksiydiler.
Yurdun herhangi bir beldesinde ülkücülere dönük bir eylem olduğunda, mukabele-i bilmisil olarak sadece iki teşkilattan ses çıkardı.
Birisi İstanbul teşkilatı diğeri de onlardı.
İlk intikam tepkisi onlardan olurdu.
Yine öyle bir gündü. Kars’taydı herhalde bir ülkücü şehid edilmiş veya yaralanmıştı. Subutay haberi duyunca ağlamaklı olmuş, hemen bir şeyler yapması gerektiğini düşünmüştü. Vakit akşam vaktiydi ve okuduğu lisenin öğlencilerinin dağılma vakti yakındı.
Okul dağılırken hava kararıyordu. Aklına ilk gelen işi yapmaya karar verdi hemen. Okulun karşısındaki yamaçta ağaçların arasından, okuldan dağılan komünist grubu ayaklarından taramak…
Hemen harekete geçti.
Arka sokaklardan dolanarak o yamaca doğru seğirtti. Karanlıktı. Okul dağılmaya başlamıştı.
Bir ağacın altına gelerek vaziyet aldı. Silahını çıkartıp namluya mermiyi sürdü ve grubu izlemeye başladı.
Tam o anda hemen birkaç metre yakınında bir karaltı fark etti. Birden irkildi. Ani bir hareketle ve şaşkınlıkla silahını o tarafa doğrulttu. Sonra tanıdık olduğunu fark etti. Birbirlerine doğru yaklaşmaya başladılar. Karşıdaki de onu tanımıştı.
Yaklaşınca anladı ki, ara sıra teşkilata uğrayan bizim polislerden Timuçin’di.
Fısıldaşarak konuştular. Süratle bir karara vardılar. Subutay karışmayacak, eylemi Timuçin yapacaktı.
Öyle de oldu. Timuçin belinden çift silah çıkartarak grubu rastgele taramaya başladı.
Ortalık ana-baba gününe döndü birden bire…
Sonra ikisi de birbirlerinden ayrılarak olay yerini terk ettiler, bir daha da yıllarca birbirlerini görmediler.
Subutay ertesi gün gazetede, hadise mahallinde 7 yaralı 1 ölü olduğunu okurken düşünüyordu, bu polis arkadaş teşkilattan habersiz, kendi kafasına göre neden gelip böyle bir eylem yaptı ki acaba ?
Bu sorunun cevabını senelerce bulamayacaktı…
İlk yorum yapan siz olun