İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

AYAKLANMA ÇAĞRISI

“Susma sustukça sıra sana gelecek”…

Bu ifade, tahakkümü, despotizmi bir şekilde bertaraf etme kararının ilk adımıdır.

Bunun meydanlarda bağrışılarak kitlelerce tekrarı bir netice vermez ama bertaraf etme kararını pekiştireceği aşikârdır.

Bir tehlikesi de var tabii, o da şu ki, bu ifade söylene söylene bir nevi alışmışlık perdesine bürünerek etkisini yitirebilir.

Evet, susulmaması gereken o derece dehşetli ve müthiş gelişmelerin şahidleri ve kurbanlarıyız ki… Susuşumuz bir prim şeklinde algılanmakta ve üstümüzde tatbik edilen senaryolarda en ufak bir yumuşama olmadığı gibi, daha da granitleşme, sertleşme ve saldırı dozunu artırma yoluna gidilmektedir.

Burada belli bir zümrenin hakları değildir bahse konu edilen.

Devrimci kitlenin 68 kuşağı tarafından sömürülmesinden, Ülkücü Kitlenin nereden gelip köşelere oturduğu kavranılamayan keneler tarafından hovardaca sömürülmesine kadar veya dindar kitlelerin yeşil elbise giyinmiş, ulül emr kisvesine büründürülmüş hırsızlar ve soyguncular tarafından cüzdanlarının boşaltılmasından devletin resmi soygunlarına kadar çeşitli zorbalar tarafından tepelerine çökülen sayısız topluluğun sayısız eziklik sebebi var.

Bu talanın, yağmanın ve enayiler olarak adlandırılan kurbanların mal ve mülklerinin, heyecanlarının, saf duygularının, ideallerinin, iyi niyetlerinin sömürülmesini önlemenin yolu, masalara vurulacak sert bir darbe ile başlar ve işgal edilmiş mevkilere el konması ile devam eder.

İnsafı yok bunların, vicdanı yok bunların, duracağı yok bunların.

Bu işin tecrübe edilmemiş başka bir yolu da kalmadı.

Bütün Devrimciler, bütün Ülkücüler, bütün İslamcılar…

İşgal edilmiş hatları ve noktaları geri alın.

Yumruğunuzu vuracağınız masaları parçalayın.

Ve kovun bu keneleri bu zalim şakileri, bu hırsız serserileri evlerinizden.

Evlerinizi ele geçirin

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir