Kamalizm ve FETÖ’nün ortak bir özelliği daha: “Sağdan Yanaşmak”
İslami kurum, değer ve kaidelerin milletin hayatından bir bir sökülüp atılışında Kamalistler umumiyetle şu yolu kullanmışlar.
Mesela, medreseler işlevini yitirdi, tarikatlar deforme oldu, hilafete ihtiyaç kalmadı gibi, doğrudan karşı çıkmak yerine ıslah edici bir role bürünerek İslam’a ait hemen her şeair, uygulama ve müesseseyi ortadan kaldırdılar.
Bunlara taraftar olanlara, diğer inanç dünyalarının kılına dokunulmazken İslam’ı çağrıştıran hemen her şeyin üzerinden gerektiğinde süngüyle, tayyareyle geçilip toplumun hayatından kazılıp çıkartılmasındaki garipliği sorduğunuzda genellikle savunmaları böyle oluyor.
Zaten yozlaşmıştı, zaten bir fonksiyonu kalmamıştı vs…
FETÖ ise hem de hakkında nass bulunan tesettür, zina, tecessüs gibi ne kadar hüküm ve itikada dair umde varsa, bunları te’vil yoluyla şeriatın duvarlarında delikler açmışlar, müntesiplerini şeriatın sarih ahkam ve akaidinden şeytani yorumlamalarla ikna ederek aldatıp hem de gönüllü olarak kopartıp çıkarmışlardır.
Bu iki güruh da dikey saldırsalardı, muhakkak memleket çapında bir direnişle karşılaşacak ve tahrip operasyonları bu derece başarılı olamayacaktı.
Bu ülkenin gerçeğidir; bizden görünmek zorundalar.
Siyasi seçimlerde bile bunun tezahürünü alenen görmekteyiz.
İki seçim arası bütün günlerini İslam’a ait her şeye saldırmakla geçirenlerin, tam seçim atmosferine girildiği gün başlayıp ve mutlaka seçimin olduğu gece son bulan Müslüman kisveye bürünme atraksiyonlarını, hınzırca senaryosu olan aynı filmi bizzat yaşamasına rağmen bu millet defalarca aldatılmıştır.
Tarihi alternatif ve farklı bilgilerle anlatanları ve toplumun dini önderlerini, âlimleri ya deli kisvesi veya gariptir kendileri İngiliz kaynaklı oldukları halde İngiliz ajanı yaftası ile damgalayıp itibarsızlaştırmışlardır. Keyfi, küfri, cebri yönetim biçimlerini bu suretle toplum üzerinde tatbik etmişler ve muhtemel direnç dalgalarını da zihinlerini karıştırarak dost-düşman algılarını dumura uğratıp önlemişlerdir.
Şu meşhur ayetin bir cilvesini zamanımızda bu meselede de müşahede etmiş oluyoruz:
“Hem onlara: “Yeryüzünde fesat çıkarmayın.” denildiğinde: “Biz ancak ıslah edicileriz.” derler. (Bakara, 11)
Hemen ardından gelen ayet ise tuzaklarını başlarına geçirip failin asıl kimliğini ilan etmektedir.
İyi bilin ki, onlar ortalığı bozanların ta kendileridir, fakat anlamazlar… (Bakara, 12)
selam aleyküm
hayırlı uğurlu olsun
ve aleykum selam
amin Allah razı olsun