İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Koçgiri / Aleviler

Delil ve belgem TBMM Gizli Zabıt Tutanaklarıdır.

* * *

Çalıştığım hastanede İsrail’de de bulunmuş solcu ama insani ilişkilerinde solcu olmayan akıllı bir doktorla tartışıyorduk.

Konu Şeyh Said ve Alevilere geldi.

Ben de bu konuda fikirlerimi söyleyince itiraz edip belge istedi.

Erinmedim, araştırıp belgeyi buldum.

Kitabın ismi TBMM Gizli Zabıt Tutanakları idi. Cilt ve sayfa numarasını hatırlayamadım şimdi. TBMM yayını. Şiddetli tartışmalar yaşanıyor. Bir milletvekili Koçgiri’de yaşanan vahşeti hem de meclis kürsüsünden açıkça dile getiriyor.

Birkaç gün sonra getirip belgemi doktorun önüne koydum. Haklıymışsın dedi.

O gizli tutanaklarda Koçgiri isyanı Meclis’te tartışılıyor, hadise ile alakalı bilgiler ve yapılması, yapılmaması gerekenleri milletvekilleri tartışıyorlar. Hepsi tutanaklara geçmiş.

Ben burada hatırımda kalanların özetini yapıyorum sadece.

***

Devletin Selanikli bir çete tarafından ele geçirildiğini ve İslami her unsurun bu ülkeden devlet eliyle kazınmaya başladığını sezen Şeyh Said gibi hamiyetperver insanlar, çareyi isyanda bulurlar.

Bunun için aşiretler arası istişareler yapılır.

İsyan yanlısı kuvvetler gün geçtikçe çoğalmaya başlar.

Bu arada Bediüzzaman’a da Kör Hüseyin Paşa adlı bir davetçi gönderilip Bediüzzaman’ın da isyana iştiraki istenilir.

Mevzunun bu kısmı özetle şöyle:

Kör Hüseyin Paşa bir aşiret reisidir ve Bediüzzaman ile görüşmek için Patnos’tan kalkmış gelmiştir.

Kemerinden iki kese altın çıkarır: “Efendim, bu benim malımın zekâtıdır, talebelerinle afiyetle harcarsın der…”

Bediüzzaman cevaben: “Paşa, sen bilmez misin zekâtın başka yere taşınması dinen câiz değildir.”

– Efendim, çevremdeki fakirlere zekâtımı dağıttım, bu sizin içindir.

– Benim zekâta ihtiyacım yok, hem ben zekât ve hediye kabul etmiyorum.

Kör Hüseyin Paşa, mahcup bir şekilde altınları tekrar kemerine sokar ve şöyle der: “Efendim, sizden bir ricam olacak. Ben bu devletle savaşmak istiyorum. Beş bin askerimle Van’ın etrafını kuşatmaya aldım, emir verdiğin anda hemen vuracağım…”

Bediüzzaman celâllenir, yerinden doğrulur, kaşlarını çatar: “Paşa! Aklını başına al, kimi kime vurduracaksın. Hasanı Hüseyin’e, Ahmed’i Mehmed’e mi kırdıracaksın?”

Paşa: “Efendim, ben bu konuda kararlıyım. Sizden fetva bekliyorum…”

Üstad kızarak: “Paşa Allah’tan korkun, dayıyı yeğene, kardeşi kardeşe öldürtmeyin. Asırlardır İslam’ın bayraktarlığını yapan bir milletin torunlarına silah çekilmez, sen buna Şeriat mı diyorsun!.. Eğer Müslüman kanının dökülmesine sebep olursan Allah’ın huzurunda sorumlu olursun. Düşündüğün şeyden vazgeç.”

Paşa Bediüzzaman’a adeta yalvararak: “Seyda, ben bu kadar hazırlık yaptım, şimdi askerime ne cevap vereceğim?“

Bediüzzaman: “Aşiretine ve askerine mahcup ol, ama yarın Allah’ın huzurunda rezil olma…“

Kör Hüseyin Paşa, dizüstü oturduğu yerden kalkar, elini dizine vurarak, “Seyda, sen benim evimi yıktın, sen benim evimi yıktın” diye söylene söylene çıkar ve Van’dan asker, top, tüfek neyi varsa alıp gider…

Burada Müslümanlar arasında münkeri nehy hususunda iki farklı yolun tercih edildiği görülüyor.

Birisi topuz ile müdahale ki Bediüzzaman dâhilde bu yol tercih edilirse çok masumların canının telef olacağı ikazında bulunuyor ve tercihini diğer yoldan yani toplumun irşad edilmesinden yana kullanıyor.

Neyse konuya devam ediyoruz…

Bu arada M. Kamal, isyancıların daha çok güçlenmeden bertaraf edilmesi için, muhalif aşiretler toparlanmadan yarayı hemen patlatmak ister. Gönderdiği elemanlar bir asker kaçağını camide cemaatin içerisinde derdest ederek yöre insanının geleneklerinden dolayı tahrikçilik yapar ve olayları başlatırlar.

Sonra orduyu üzerlerine salar, dağlar taşlar bombalanır.

***

Koçgiri’de yaşananlar kimi çevrelerde Kızılbaş Kürd isyanı, Alevi isyanı ve Kürd isyanı gibi isimlendirmelerle anılmaktadır.

M. Kamal isyanın bastırılması için 14 Mart’ta, meşhur “Zo diyenleri (Ermenileri) temizledik, şimdi sıra lo diyenlerde (kürdlerde)’’ sözünün sahibi Sakallı Nurettin Paşa’yı ve 21 Mart’ta Topal Osman’ı görevlendirir.

Bölge kuşatılır ve 17 Haziran’a kadar binlerce kişinin katledildiği korkunç bir soykırım harekâtı icra edilir.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir