Zihinde oluşan bazı kalıplar, o hususla alakalı -ne kadar ciddi, mühim ve gerçekçi olursa olsun- aykırı bilgilerin girişine izin vermez. O kalıbı delemezseniz o kişide o mevzuyla alakalı bir gelişme sağlayamazsınız.
Bu yüzdendir ki, şu mes’eleye biraz daha gerçekçi bakabilmek için o kalıbın dışından bakabilmeyi tavsiye ediyorum.
O Kalıp nedir ? Mehdi kavramı.
Bu kavrama dair zihnimizde oluşan olumsuz malumat ise o kalıbın muhtevası.
Peki nasıl bakalım konuya ?
Bu kalıbı bahis mevzuu etmeden.
Biz de öyle yaparak, mes’elenin adını mehdi mes’elesi koymadan, mehdi isminin içeriği yani ne’liği, neciliği, sıfatları, vazifeleri üzerinden bakmaya çalışalım.
Mesela, bir tecrübe edelim.
***
Bu kelimeye yüklenen onlarca belki yüzden fazla hadis rivayetinden süzülmüş olarak çıkan anlam şu:
Ümmetin beklediği, âhirzamanda geleceği rivayet edilen zâtın ve onun cem’iyetinin üç vazifesi var.
Bunlardan en ehemmiyetlileri evvela imanı kurtarmak, sonra ise çok geniş dairede hükmetmeyi gerektiren şeriatı ihya ve hilafeti tatbik etmek.
Demek ki o zatın üç vazifesinden en mühimmi ve en büyüğü ve en kıymetlisi ilki imiş.
Biraz daha açarsak, ilk ve en mühim vazifesi tahkik-i imanı neşretmek, mü’minleri dalaletten kurtarmak.
O zâtın ikinci vazifesi, Şeriatı icra ve tatbik etmektir.
Birinci vazifeye, maddî kuvvet değil, kuvvetli itikad, ihlas ve sadakat icab ediyor.
İkinci vazife için, gayet büyük maddî bir kuvvet ve hâkimiyet lâzım ki, tatbik edilebilsin.
O zâtın üçüncü vazifesi ise; Hilafet-i İslâmiyeyi, İttihad-ı İslâmı teşekkül ettirerek diğer iman sahibi kuvvetlerle de ittifak ederek İslâma hizmet etmektir.
Bu vazife de, pek büyük bir saltanat, kuvvet ve milyonlarca fedakârlarla ancak tatbik edilebilir.
Birinci vazife, o iki vazifeden üç-dört derece daha fazla kıymetdardır; fakat o ikinci, üçüncü vazifeler pek parlak ve çok geniş bir dairede ve şaşaalı bir tarzda olduğundan halkın nazarında daha ehemmiyetli görünüyorlar.
***
Bu Mehdi mes’elesinin aslı astarı bu vazifelerdir işte.
Hadis tekniği zaviyesinden itirazlar konumuz dışıdır.
Hadis düşmanlarının itirazları da ayrı bir konudur.
Burada sadece bir mes’eleye farklı olarak nasıl bakılır denemesi yapılmıştır.
Şimdi itiraz ettiğiniz kelimeyi (Mehdi kavramını) aradan çıkartıp bu manalara dikkat edelim. İslam’a aykırı ne var burada ? Bunların yapılmasını her mü’min can-ı yürekten istemez mi ?
Her mü’min keşke bu vazifeyi yapacak talihli kişi ben olsaydım demez mi ?
Keşke ben de o zata yetişip onun zamanında yaşayıp onun cemiyetine katılan bir nefer olsaydım demez mi ?
El insaf…
***
Bu mevzuyu “uyuz uyuz Mehdi bekliyorlar” manasında kullanan uyuzlara ise sözüm yoktur çünkü boşa harcanacak sözüm yok.
(Sikke-i Tasdiki Gaybî ve Emirdağ Lahikası adlı eserlerden iktibaslarla yazılmıştır)
19 mayıs 2019
İlk yorum yapan siz olun