İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

DAVA ARKADAŞI

Şu ifadenin üzerine ne hatıralar anlatılmış, ne fotoğraflar paylaşılmış, ne yazılar kaleme alınmıştır kim bilir.

Ama her şey gibi bunun da testi mümkün elbette.

Çünkü bu ifadenin içerisi fertlere göre farklı biçimlerde dolduruluyor.

Kimisi bu arkadaşlığın hudutlarını uhuvvet kelimesine göre belirleyip dar-ı ahirete kadar genişletirken, kimileri de bir politik tabelanın hudutları içerisine hapsediyor.

Hemen test edebilirsiniz.

O tabelanın yerine bir başka tabelayı tercih ettiğinizi söyleyin, dava arkadaşlığı denilen o büyüleyici yakınlık ifadesi nasıl da bir anda yerini en galiz sövmelere, tahkirlere, aşağılamalara, aforozlara, acımasız bir linçe devrediyor derhal görürsünüz.

Oy tercihi en basit bir test yolu.

Çok aşağılık ve yaşanmış sair olumsuz örnekleri (!), dava arkadaşlığı yakınlığına rağmen dava arkadaşlarına neler yapılabildiğinin rezil örneklerini burada zikretmeye gerek görmüyorum.

Bu da gösteriyor ki, camianın temel kavramı olan DAVA kelimesinin içerisi de ziyadesiyle tartışmalı.

Demek ki asıl mesele bu temel kavramda.

Davanın temsiliyetini üstlenen kurumlara bakarsanız, yanardöner, fazlasıyla oynak bir tarihçe görür ve dava kavramı ile alakasını kuramazsınız.

Bu temsiliyeti fertler bazında ararsanız, nadir bazı şahsiyetlere odaklanıp, sadece onlarda teselli aramak gibi bir neticeye ulaşırsınız.

Kitlenin genelinde bir keşmekeş hâkimdir.

Ulusalcılıktan, Şamanizmden, eyyamcılıktan, hatta Hind felsefesinden, Tevrat gözlüğüyle kainata bakışa; harekete sonradan dâhil olan İslamcı kurmayların ve dahildeki Muhsin Yazıcıoğlu gibi figürlerin hususi gayretlerinin semeresi olan İslamcı anlayışlara kadar her telden rengin dahli olan karma bir yapı.

Bunu tartışmaya açmak yürek işi.

Zaten ilk “netleşelim” çağrısı da siyaseten ilk bölünmeyi sonuç vermiş ve Muhsin Başkan tabandaki bu çağrıya karma yapı dışına çıkarak cevap vermişti.

Tartışılamazlık sebebiyle tabii.

Yarım asra yakın siyasi mazisi olan bir hareket hala kapalı devre bir tabloya sahipse, hala “konuşanın kellesini kopartırım” ile “seni kılıncımızla düzeltiriz” arasında bocalamaya devam ediyor ise, ülkeye artık bir şey vermeyen, tersine ayak bağı da olan kalıpların terki nasıl mümkün olur ki ?

Dava arkadaşlığı ha… Kaç santim uzunluğu var ki sahi… Nereden nereye kadar ? Kaç santim sonra birdenbire kesilir bu bağ ?

Nadir bazı kişilerin hususi dava adamlığı pratikleri büyük ve siyah görüntüyü kapatmıyor maalesef.

İçi boş muymuş bu kavramın ?

Toslarsanız anlarsınız.

Buyurun test edin.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir