Baştan yazayım, buradaki misaller genelleme değildir, böyleleri de var anlamı taşımaktadır.
1975 yılıydı herhalde.
Elime ne geçerse okurdum.
Kırım ile alakalı bir derneğin dergisi geçti elime.
Sosyalist bir yayın olduğunu görünce müthiş bir şaşkınlık yaşadım.
Olacak şey değildi. Kendi yurdunu esir edenlerin türküsünü çağıran insanlar olabileceğini hiç ummazdım.
Sonra yine bir Azerbaycan derneğinin yayınında aynı hali yaşadım.
O dönemde Azerbaycan’lı ve Kerkük’lü soydaşlarla yoğun beraberliklerimiz vardı.
Azeri arkadaşlarda tamamen Batı silindirinin izlerini müşahade ettim. Müthiş derecede bir Batı özenişi hâkimdi çoğunda. Konçertolardan yemek tabaklarındaki Farah Diba desenlerine kadar.
Biz Azerbaycan ve Kerkük için hayaller kurup planlar yapar ve esir Türk beldelerine çöreklenen düşmanın buradaki uzantılarıyla sokak sokak çarpışırken onların çoğu istikbal derdine düştüler. Bu da şaşırtıyordu beni.
ABD Irak’a çullandığında paltalk isimli facebook benzeri sosyal platformda Irak Türklerinin grup odasında hararetli bir tartışmaya şahid oldum. Israrla bağıra çağıra hasretle üstelik amerikan ordusunu Irak’a müdahaleye davet ediyordu her konuşmacı.
En çok istismar edilen ise Doğu Türkistan konusu.
Bu meselenin yine ABD’nin elde ettiği bazı meşhur isimler üzerinden veya bazı Batılı kaynaklar tarafından Çin’e karşı bir koz olarak kullanıldığını bilmeyen yoktur sanıyorum.
Bizim konuya hassas ancak akli muhakemesi yetersiz olanlarımız ise bu manzaraya çabuk aldanıp yine onların üflediği şu minvalde yakınmaları bir ağızdan tekrarlarlar:
“Araplar şöyle yaptı böyle yaptı da, Doğu Türkistan için sesiniz çıkmadı da….” İlaahir
Ne zaman haykırmamız gerektiğinin takvimini ABD belirleyemez.
Durduk yerde, olur olmaz her dakika bağırmak da bir şey ifade etmez.
Arab’ı, Kürd’ü öteleyerek Doğu Türkistan’a bir şey kazandıramazsınız, bu da dünya gerçeklerinden habersizliğin bir başka göstergesidir.
Bir şahsın beni suçlayan yorumundan dolayı kendimden örnek vermem gerekiyor, yoksa insanın kendisinden bahsetmesi hiç sevmediğim bir iştir.
Kırım benim davamdır. “Rus’un adı her geçende gözlerime kan görünür” şiiriyle büyüdüm ben.
Doğu Türkistan benim davamdır, Taklamakan çöllerinden Türkiye’ye kadar uzanan göç maceralarını hüzünle okuyarak, ağır makineli silahı hem de at üstünde hareketli hedeflere karşı kullanan, kementle tayyare avlayan Osman Batur’u seminerlerde anlatarak geçti gençliğim.
Daha Lise 1’de iken Azerbaycan’ın işgalini konu edinen tv filmi senaryosu denemem el yazımla duruyor kitaplığımda.
Kerkük’e baskın planlarıyla doludur liseli yıllarım.
İnsanlara Doğu Türkistan üzerinden sen Arapçısın bilmem nesin, niye doğu Türkistan demiyorsun kabilinden bıktıran ve itici, anlamsız, faydasız tavırların bu davaya nasıl bir faydası olabilir.
Ben bile bıktım sizin gibilerden.
Faydasız papağanlar
Sadece laf ola beri gele…
Ben öyle görüneyim de derdinde tipler
Ama ben öyleyim duruşunu sarsamaz sizin gibiler.
Her davanın içinden çürük çarık çıkar
Ve bazı davalara en büyük zarar çürüklerinden gelir.
—————-
Bekir Ulusoy : Kalemine yüregine sağlık abi
Mustafa Hakan : Ön yargıları yıkmak için; Senin er meydanında pusat kuşanarak Türk ve İslam düşmanlarına karşı cenk etmek için gösterdiğin gayreti bilmek lazım. En son olarak tertip ettiğin Başkent Öğretmen Evindeki seminerde hatip olarak konuşurken heyecanını ve kendini yetiştirmiş olduğuna şahidim. (Fırsat ver Yarabbi.!! Fırsat ver Yarabbi..! ve “Nem nem Şuha” yı senden öğrendim ağabeyim. Cenab-ı Allah (C.C) ilmini ve feyzini artırsın.
Kenan Kılıçaslan: Mustafa Hakan estağfirullah abi
İlk yorum yapan siz olun