15 ŞUBAT 2022
Kızanlar küsenler olsa da yazmam ve uyarmam şart
———–
Bu devleti yönetmek mi ?
Zor…
Bu yazı, aşağıda isimleri zikredilen bünyelere yönelik suçlama ve ithamlar değil, her yapının artık ciddi sorgulanması icab ettiği maksadıyla yazılmıştır.
İstikametli veya zararlı, kimi tamir kimi tahrip odaklı, bazısı masum bazıları cani. Her birinin farklı formatları, farklı fikirleriyle sürekli farklı elemanlar yetiştiriliyor…
Siyasi veya dini yapılar…
Kimi sadece ilimle uğraşır, kimi medrese tarzı molla yetiştirir, kimi doğrudan teröristtir, kimi bu devletten öç alma temeline yerleşmiş. Kiminin ipi Almanya’nın, kiminin Tel-Aviv’in, kiminin ise Kraliçe’nin elinde. Kimi maceracı, kimi para odaklı, kimi zehir ticareti, kimi kadın pazarlamacısı, kimi organcı…
Kendimi hariç tutmadım. Aidiyetim olduğunu düşündüğüm ve içlerinde yıllarca fiili mensub olarak bulunduğum Ülkücü, Alperen, Sofi, Derviş, Nurcu gibi camiaları da sorgulamaya tabi tutmaktan kaçınmadım.
Geldiğimiz şu noktada gördüm ki, mesele merhum Muhsin Başkanın “tarlamız sürülmüş” tesbitinin çok ötesine uzanmış, sızıntıların hasat zamanı bile gelmiş.
Zehirlenmeyen, içine sızılmayan, olta atılmayan, boş bırakılan hiçbir yapı yok.
Fetö ejderhası görünür hale geldiğinde devleti de iç çamaşırlarına kadar görmüş olduk. Meğer devlet adlı yapılanma kullanılarak neler neler yapılıyormuş. Şu anda da kimbilir bu en büyük organizmanın nerelerinde kimler ne işler çeviriyorlar…
Bu kadar enteresan kümelenmenin bir arada cem olduğu ülkede dehşetli patlamalar olur. Bütün bunları bir arada denetleyip, kontrol altında tutarak, sulh içerisinde doğru hedeflere kanalize etmek her babayiğidin harcı değil.
Lideri Hüseyin Velioğlu’nun da öldürüldüğü Hizbullah yapılanması patladığında bir kitap hazırlamıştım ama basılmadı. Adını “Bağırsak Operasyonu” koymuştum.
Fakat artık bağırsak temizliği de kar etmez. Kanser tedavisi lazım.
Şu manzaraya bakın
• Suç örgütleri,
• mafya grupları,
• devlet bürokrasisindeki çeteler,
• tarikat ve cemaat adlarını kullanarak istismar eden tehlikeli yapılar,
• DHKP-C gibi örgütlerin dini kisveye bürünmüş legal uzantıları,
• Kuytulcular,
• Adnancılar,
• Öngütçüler,
• Mealciler
• Tahşiyeciler (Vartolu Memmetin adamları),
• Fetöcüler,
• Mİslamoğlucular,
• chp ve hdp gibi siyasi şemsiyeler altında Rızgari, TKP, Devrimci Halk Kurtuluş Partisi/Cephesi (DHKP/C), MKP (Maoist Komünist Partisi), TKP/ML – KONFERANS, Marksist Leninist Komünist Parti (MLKP) onlarca farklı ideolojik fraksiyonların eli tetikte bekleyen mensupları,
• PKK’cılar… PKK/KONGRA-GEL (Kürdistan Halk Kongresi-KHK), Kürdistan Devrim Partisi (PŞK), Kürdistan Demokrat Partisi/Bakur (PDK/Bakur)
• Maocular,
• DAEŞ’çiler
• Kamalist-marksistler,
• Kamalist-türkçü-sosyalistler,
• Tengriciler,
• Ulusalcılar,
• İngiliz mandacıları,
• ABD mandacıları,
• Esedin içimizdeki yerli şebbihaları,
• Atsızcılar,
• Türk-islam sentezcileri,
• Ülkücüler,
• Alperenler,
• Nurcular,
• İbdacılar,
• Nakşiler,
• Dervişler ve Sofiler,
• Süleyman efendi müntesibleri,
• Milli görüşçüler,
• Liberaller,
• Hayalhanem vb ciler
• Yeniasyacılar,
• Masonlar,
• Lionslar,
• Rotaryenler,
• İrancılar,
• Zerdüştiler
• Ateistler
• Demokratlar
• Talibancılar
• Satanistler
• Sabataycılar (Kapaniler, Karakaşiler)
• Yezidiler
• Pakrudiniler
• Feminizm perdesi altında faaliyet yürüten ve kadınları ifsad eden yapılar
• LGBT ve benzeri yozlaşma-soyzsuzlaşma merkezleri
• STK görünümlü ajan okulları
• Hans von Aiberg’ciler,
• Ahmet Hulusi’ciler,
• Aczmendi’ciler
• Vahhabiler,
• İhsan Eliaçık’çılar,
• Yaşar Nuri’ciler,
• Hizbullahçılar
• Sedat Peker’ciler
• Çakıcı taraftarları
• vd…
Daha sayacaktım ama
YORULDUM
Bunların da bir kısmının kendi içlerinde ayrıca farklı alt dalları var…
Dış destekli olan var; paraya veya silaha dayanan var; siyasi güce veya kutsallık ördüğü mezhebe dayanan var…
Zikredilen ve bahsedilmeyen bu onlarca değişik yapının elbette birbiriyle uyuşmayan mensupları olacak.
Peki, böyle bir toplum nasıl yönetilir ?
Ve eğer yönetilemezse
elbette
BU DEVLETİN BAŞI BÜYÜK BELADA demektir.
—-
Yorumlar :
Mustafa Hakan : Tesbitlerine katılmamak mümkün değil, bu kadar dağınıklığın, ayrıştırmanın ve hizipciliğin olması insanın, kendi inanç ve ideallerine yakın gördüğü gruba dahil olması ile gerçekleşiyor. Bu saydığın gruplardan devlete tehlike teşkil edenlerin bertaraf edilmesi için izlenecek ve her grubu kapsayacak, hepimizi ortak noktalarda buluşturacak; ya siyasi, ya milli, ya dini yada insani bir oluşumun gerektiğini varsaysak bile dna’mızda ifraza ve sui zana yatkın hücreler bulunduğu, dışımızdan tezgahlanan oyunların olduğu üzre tehlikeyi bertaraf etmek mümkün olmayacaktır.
E_Taştan : Ülkücüler alperenler her daim devletinin ve milletinin yanında yer almıştır. Yaşın yanında kuruyuda ateşe vermişsin abi.
Kenan Kılıçaslan : E_Taştan bu hareketin merhum lideri demedi mi abi tarlamiz sürülmüş diye
E_Taştan : Kenan Kılıçaslan öyle bir iddia var ama ben kendi ağzından duymadım.
E_Taştan : Kenan Kılıçaslan onlar ya chp nin ipine ya başka birinin sapına takıldılar. Abi. Günlük Politik menfaat hesabı yapanların ülkücü Alperen olamayacağına. İnanıyorum.
Kenan Kılıçaslan : E_Taştan sızıntı her yerde var
Kenan Kılıçaslan : E_Taştan bu bir suçlama yazısı değil, dikkatli oku, daha dikkatli bakmaya bir davet
Abdussamed Şenol Tören : E_Taştan . Hangi devletin muhterem?
E_Taştan : Abdussamed Şenol Tören son bağımsız Türkiye cumhuriyeti devleti.
Sertif Parlak : Üstadım Hakkı âliniz var.Gençlik yıllarımızda sol ismiyle elli altı franksiyon vardır denirdi. Sağ tabir edilenler ise çift rakamlarda idi.Sayarken yoruldum dediğiniz günümüzde ki ismi kendilerinden menkul o kadar hizip var ki,sizin gibi bir üstadın kitap haline getirmesi evlâdır. Bu kadar ifrat bir hizip enflasyonu ile izah edilebilir. Günümüzde çok Dehri mı var dedirtiyor. Yoksa Yunan mitolojisinde ki tanrıcıklar mıdır? Sosyal medyada nefsini put yapan binlerce allâme Rabbim sırât-i Müstakîm’den ayırmasın.
Kenan Kılıçaslan : Sertif Parlak amin abicim Amin
Mürsel Katırcı : Kalemine sağlık hocam müsadenle paylaşcam
Kenan Kılıçaslan : Mürsel Katırcı estağfurullah abicim elbette
Mürsel Katırcı : Kenan Kılıçaslan Tşk ler abim cansın.
Abdussamed Şenol Tören : Bunları söyleyince yada yazınca her (iki) tarafın trolleri saldırıya geçiyorlar. Yakında sizi de fetocu hain olmakla damgalarlar…
Asım Ateş : Müslüman basiretle ve gayretle işini yapar, gerisi de Allah ne taktir etmişse o abi, bizim işimiz kulluk, gerisi taktir. Hiç ye’se gerek yok. Tek başımıza da kalsak yapacağımızı yapar takdir-I Hudaya razı olacağız. Rabbim isterse sular büklüm büklüm burulur…
HK Hocaoğlu : Hakikati savunan vatanperverlerin içine sızmalar olması, onları Nurcu, sofi vs gibi bir isim çatısı altında mücadele ettiği zihniyetlerle aynı yerde listelemek hakperestlik değildir. Bu ülkeden çıkan en büyük imani hareket Nur tefsirleri olduğu gibi en büyük manevi akım Nakşiliktir. Dış güçlerin, Amerikanın bu iki sütunu yıkmak için ısmarlama adamlar yetiştirmesi bir gerçek olmakla birlikte bu iki sütunu diğer fonladığı habis gruplarla yad etmek tashih edilmelidir. Aksi halde sapla samanı karıştırmak olur. Bir yandan terörü, cinsiyetsizliği vs fonlayan heriflerin, hak tariklere fonladığı yetiştirdiği adamları sızdırması ayrı konulardır. Mealist yollamasıyla Kur’an ve Sünneti tahrif etmeye çalışmalarını zikrederken Kur’an talebeleri, hafızlar vs diye listeye isim yazamayacağınız gibi Nurcu, Sofi de yazılmaz. Çünkü onlar çakmalarını yollasa da burada gerçeği duruyor.
Kenan Kılıçaslan : Türkiye’de fikir akımları başlığı altında Nurculuk yazılamaz mı mesela ?
Kenan Kılıçaslan : yazının başlığı şer odakları değil dikkat edin… İnsan grupları, kümeler, hareketli yapılar… iyisi kötüsü diye bir üst başlık yok
Kenan Kılıçaslan : hem bir sızıntıdan bahsedilecekse, sızıntının olduğu yer zikredilmeden nasıl anlaşılacak konu
Kenan Kılıçaslan : üstad hazretleri de muhtelif yerlerde münafıklardan, ajanlardan, yılanlardan Nurları beyan ettiği aynı sahifelerde bahsetmiyor mu, bu aynileştirmek midir
Kenan Kılıçaslan : ne Nurculuğa ne Nakşiliğe ne Alperenliğe ne de diğer bir çok manevi-milli yapılara laf söyletmem. Ama sari bir illet gibi her yere herkese bulaşan bir hastalık var ise, taassup ve fanatizm yaparak kendimi muaf tutmam hastalık beyanında, bu tedaviden kopartır beni.
Kenan Kılıçaslan : Herkes itiraf etmeli, hiç bir yapı kendisini tam olarak koruyamadı şeytanilerden. bu bir gerçek. bu kabul edilmeden o şeytanilerin temizlenmesi mümkün değil, bizim mahalle tertemiz diye diye üzerini örter geçeriz kanserin
Kenan Kılıçaslan : sadece Risale-i Nur’u kullanan ve içinde süfyani görüş ve şahısların cirit attığı belki 100 yapı sayabilirim, bunları yok sayarak bir yere gidilemez.
Kenan Kılıçaslan : keza sapık şeyh başlığı altında tarikat ve cemaat istismarları herkesin malumudur. Ana kelimeler zikredilmeden bu istismarlardan nasıl bahsedilecek ?
Kenan Kılıçaslan : sabah akşam merhum Hüsnü ağabeye, said ağabeye, Sungur ağabeye sövüp en adi ve alçak iftiraları atarak risale-i nur dersi yapan gruplar var… Risale-i Nur ilintisinden bahsetmeden bunlar nasıl tarif edilebilir? Nurları istismar ediliyor demek Nurları istismar mı olur ?
HK Hocaoğlu : Anlıyorum ve katılıyorum. Fakat diyorum ki, fonlanan habis kümeler bir sepete konularak zikredilmeli, fonlanarak iyi ve onlarla mücadele eden hareket veya akımlara yollanmakla sızmalar ayrı sepete.. Veya başlık koyulmalı Türkiye’deki fikir grupları vs diye. Ya da mesela sırf iyi hareketlere sızmaları ayrı başlıkta değerlendirmeli.. Tezgahın birinde acı karpuz, kaktüs, zakkum var. Öbüründe sağlam elmaların arasına dökülmüş çürük elmalar var.
Bakırla altın aynı tezgahta satılıyor ve mihenge vurulması lazım madem, mihenginizi tam koymalısınız ki vurunca tınısı tam çıksın. Liste bu haliyle o miheng olmak yerine altınla bakırı daha çok biraraya getirmiş gibi oluyor. Tashih için söylüyorum. Yani dışardan biri bu alt alta isimlere baktığında zihni hepsini aynı kategoride listeler. Lg, pkk, nurcu, alperen… Bu safi zihni idlal olur bence.. Takdir sizin
Kenan Kılıçaslan : Risale-i Nur talebesi iyi ve müdakkik bir okuyucudur, bu yönüyle diğer insanlardan çok farklıdır. Sizin de fark etmiş olmanız lazım yazının girişindeki şu cümleyi: “İstikametli veya zararlı, kimi tamir kimi tahrip odaklı, bazısı masum bazıları cani. Her birinin farklı formatları, farklı fikirleriyle sürekli farklı elemanlar yetiştiriliyor”
Bu cümle endişe ve kaygılarınızı silip süpüren bir cümleydi aslında.
yine de uyarınız için teşekkür ederim
Kenan Kılıçaslan : şunu da ilave edeyim, bu yazı aslında bir giriş yazısıydı… Çok önemli kıpırdanmalara dair. Asıl yazıya buna gelen tepkilerden sonra geçecektim. Görüyorum ki zemin hala müsaid değil daha büyük gerçeklere.
HK Hocaoğlu : Kenan Kılıçaslan benim veya buradaki birkaç yorum zemin hakkında size tam bilgi veremez. Öngördüğünüz veya tesbit ettiğiniz tehlikelerden haber verip bahsetmek farkında olana görevdir. Birlik olmayı sağlar. Herkesin durduğu yere göre gördüğü farklı. Fakat bir Risale-i Nur okuyucusu olarak benim de hassasiyetimi anlamışsınızdır.
Kenan Kılıçaslan : Twitter’da birisi feryad ediyordu, hatırımda kaldığı kadarıyla şu manada cümle kurmuştu, “cemevim camim diye didişip duruyorsunuz, öyle bir tehlike geliyor ki ne cemeviniz kalacak ortada ne caminiz…” O tehlikenin açılımını murad etmiştim lakin erkenmiş.
Halil Bıçak : Bunlar, Adaletin işlemediği zeminin üretimleridir.
Yüksel Çakır : Aynen abi daha yazamadigin ve bildiğin birsuru oluşumlara var. Rabbim bu milletin her açıdan temiz kalmışlarinin yar ve yardımcısı olsun. İş çok zor be abi…
Mustafa Hakan : Yüksel Çakır Amin
Mehmet Kılıç : Tüm bu saydıklarımızı yetiştiren bu düzen veya eğitim sistemi değil mi
İlk yorum yapan siz olun