Daha evvel siyasete dair gazete ve dergilerde çıkan yazılarım ile kitaplarımda serdettiğim görüşlerimde asla bir değişme olmamıştır.
Değişen sadece siyasetin şeklidir.
Günümüz itibariyle siyaset devletin ele geçirilmesinin diğer ismidir.
Bu pencereden bakıldığında ise siyasetle alaka tamamen dini ve milli bir vazife olmaktadır.
İmani konularla alakanın derecesine asla yetişmemesine rağmen, ilgisiz kalmak yerine gereken alakayı göstermekten ibarettir tek değişen.
Milletin üzerinde egemenlik kurmak isteyen emperyalist merkezlerin alenen müdahil oldukları dahildeki siyasi hamlelere seyirci kalmamız düşünülebilir mi ?
Paylaşımlarımızda siyasi izlerin fazlaca bulunmasının sebebi sadece milli ve dini endişelerdir. Böyle biline.
Parti ve lider taassuplarına karşı kitap yazmış bir insanda lider ve parti fanatizminin bulunması düşünülemez elbette.
Derdimiz ümmetin son asrın tufanından kurtuluşunda Nuh’un (a.s.) gemisi vazifesini göreceğini ümid ettiğimiz bu aziz memleketin ecnebi tasallutundan kurtulmasından ibarettir.
Yoksa ne parti derdimiz var ne lider.
Bir adama omuz verdiğimiz görülüyorsa bu da o adamın bu geminin görünürde liyakatli tek kaptanı olmasındandır.
Var mı başka bildiğiniz liyakatli birisi ?
Bu zor geçitte bu kervanın tökezlenmesine yol açan davranışların sahibi alenen ihanet halindedir.
Bırakın tökezletmeyi, bu kervanı aşikar vurmaya kalkan dostların bile olduğu hengamda biz omzumuzu yüke doğru biraz uzatmışız çok bir şey midir ?
Not: Bu arada iman ve İslam ile alakalı onlarca saldırıya dair kıllarını kıpırdatmayan hatta kendi arkadaş çevrelerinde bile bu hususlardaki olumsuzluklara çıt çıkartmayan bazı arkadaşların söz konusu siyaset olunca, kendi çizgilerinde olmayan birisine sahip çıkmam karşısında nasıl öfkeye kapıldıklarını gördükçe, iman mes’elesinin siyasi mes’elelerden daha mühim olduğunu bir kez daha anlıyorum.
İlk yorum yapan siz olun