İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Risale-i Nur dili

Kenan Kılıçaslan: İşte, ey bedbaht ehl-i dalâlet ve sefahet!

Şu dehşetli sukuta karşı ve ezici meyusiyete mukabil hangi tekemmülünüz, hangi fünununuz, hangi kemâliniz, hangi medeniyetiniz, hangi terakkiyâtınız karşı gelebilir?

Ruh-u beşerin eşedd-i ihtiyaçla muhtaç olduğu hakikî teselliyi nerede bulabilirsiniz?

Hem güvendiğiniz ve bel bağladığınız ve âsâr-ı İlâhiyeyi ve ihsânât-ı Rabbâniyeyi onlara isnat ettiğiniz hangi tabiatınız, hangi esbabınız, hangi şerikiniz, hangi keşfiyâtınız, hangi milletiniz, hangi bâtıl mâbudunuz, sizi, sizce idam-ı ebedî olan mevtin zulümâtından kurtarıp, kabir hududundan, berzah hududundan, mahşer hududundan, sırat köprüsünden hâkimâne geçirebilir, saadet-i ebediyeye mazhar edebilir?

Halbuki, kabir kapısını kapamadığınız için, siz kat’î olarak bu yolun yolcususunuz.

Böyle bir yolcu, öyle birisine dayanır ki, bütün bu daire-i azîme ve bu geniş hudutlar, Onun taht-ı emrinde ve tasarrufundadır.

Bir Garip Yolcu : -Lailaheillallah. Lailaheillallah. Lailaheillallah. Lailaheillallah. Lailaheillallah

Bir Garip Yolcu: -Ağabeyim (Haşa) kabir kapısını kapatma kudreti bizdemi.?

Kenan Kılıçaslan: -onun imkansızlığını gerekçe yapıyor işte

Bir Garip Yolcu: –Kenan Kılıçaslan Gurban olduğum Ağabeyim tasavvuf ve fıkıh eksikliği olan gardaşını mazur gör. Bu yazdığın güzel ve sır’lara maruf olanları anlayabilmek için ne kadar gayret gösterdiğimi bir bilsen. Ne kadar susamışım ilme. Cahilliğime bağışla.

Kenan Kılıçaslan: –Bir Garip Yolcu estağfirullah abi. Bir fizikçi şurada fiziğe dair yazsa çizse, alık alık bakar izler fazla bir şey anlamayız. Nasıl ki senelerce okuyup dinlediğimiz halde yüzlerce reçeteye rağmen doktor lisanından anlamadığımız gibi. Zira her ilmin kendisine mahsus dili var, hususi kavramları var. Bir marangozun yanında işe girsek, getirmemizi isteyeceği alet edevatın bazılarını hiç duymamışızdır; muhasebenin, spor dallarının, en basit bir sahanın bile özel bir dili ve kavramları var. İnsanlar bu dil ve kavramları öğrenerek gelmiyorlar bu dünyaya. Kim bir işle ziyade uğraşsa o işte başkalarına kıyasen daha mahir olur. Şimdi desek ki, herkes bu alanlara ait bütün kavramları, kelimeleri iptal edecek… Bu doğru da değil mümkün de değil. Öyle ise, hangi sahaya ihtiyacımız varsa onun hususi lisanıyla ilgilenmemiz o sahaya vakıf olmamız için birinci şarttır. Bilenler uğraşıp çalışanlardır. Ben senin karşında maliye ve muhasebe gibi alanlarda konuşmaya kalksam cehaletim sırıtır hemen. Hele konu Cenab-ı Hakkın âlemde sergilediği sanatı ve eserleri olursa, bunu daracık kısır kelimelerle izah ne mümkündür ne de yakışık alır. Muhteşem bir defineyi tanıtırken 3-5 kelimeyle “ya Hu işte bu bir hazinedir” demek, o hazineyi tarife yeter mi ? Sözün kısası, önce hangi alana ihtiyaç varsa onun tesbiti, ardından da biraz alaka, biraz gayret yetiyor.

Bir Garip Yolcu: –Kenan Kılıçaslan İyiki varsın Ağabeyim. Cenab-ı Allah (C.C) ilmini ve feyzini ihtiyacı olanlara ışık olabilmen temennisiyle artırsın. Allah (C.C) razı olsun.

https://www.facebook.com/571kenankilicaslan632/posts/5207023949312371?comment_id=5207114252636674&reply_comment_id=5207135799301186&notif_id=1642371690203273&notif_t=comment_mention&ref=notif

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir